Yalnızlığa Selam Olsun!
- Bir Eczacı
- 6 Eki 2018
- 2 dakikada okunur
Diğerlerinden daha uzun ve karanlık olduğuna inandığı gecelerden birindeydi.
Elindeki bardağı yavaşça masaya bıraktı. Bir süre bardağın içindeki çayı karıştırdı. Sonra durdu. Yalnızdı odada, hatta evde. Sessizliği dinlemeye başladı. Sessizliğin sağır edici bir gürültüsü vardı aslında. Derin bir nefes aldı ve düşünmeye başladı. 25 yıldır buradaydı, dünya üzerinde. Bir adı vardı, bir kimliği, birkaç yıldır bir mesleği. Hayatını düşündü. Hatırlayabildiği kadar geriye gitti ve yavaş yavaş bugüne gelmeye başladı, hiçbir ayrıntıyı atlamamaya çalışarak. Çok üzüldüğü anları, gözlerinden yaş gelene kadar güldüğü şeyleri, ağlayarak uyuyup bir büyük umutla uyandığı günleri… Yapamam, çözemem dediği problemleri, asla ummadığı halde atlattığı zorlukları… Aslında geçmişe dair her detay, her an küçük küçük birikerek şimdiki onu yaratmıştı. Her bir anı birer birer, küçük küçük…
Delicesine üzüldüğü anları hatırladı, vazgeçemem dediği insanları. Hayat hep devam etmişti. Ertesi gün güneş doğmuş ve işler bir şekilde yoluna girmişti. Şimdi ise baştan sona yalnızdı.
Yalnızlıkla, aşkla, acıyla ilgili söylenmiş birçok söz vardı, yazılmış birçok kitap ve şiir. Aslında birçok insan aynı acıları çekmişti, aynı hüznü yaşamıştı. Farklı derecelerde de olsa, bir yerde hep yalnız kalmıştı. Bunu bilmek içini rahatlatıyordu. En azından, bir şekilde adaletin yerini bulduğunu düşünüyordu belki de. Her insanın çekmesi gerekenlerdi bunlar ve her insan bir yerde bir şeyler yaşayarak bunun bedelini ödüyordu. Yaşamanın bedelini. Hayatta kalmak için, her şey yoluna girdiğinde o sevinci yaşamak için yalnız da kalıyordu insan, acı da çekiyordu, yeri geliyordu ağlayarak da dalıyordu uykuya.
Eşsizsiniz ama insansınız, demişti okuduğu kitaplardan birinde bir yazar. Eşsizsiniz. Aslında yaşadığınız her acı, yaşama şeklinizle ilgili olarak size özgü. Ne kadar çok şeyle baş edebildiğiniz, neyi nasıl yönlendirdiğiniz ve sonuçta iyiye ve doğruya nasıl ulaştığınız sizinle ilgili bir durum. Ama olayın özü herkese ait. O acı, o hüzün herkes için var. Herkes bir yerde yalnız. Bunu bilmek içini rahatlatıyordu. En azından cezalandırılmış olma hissinden kurtuluyordu bu sayede. Başkaları baş edebiliyor, ben de baş edebilirim diyordu. Bugüne kadar da iyi baş etmişti. İçinde bir yerlerde kendisiyle gurur duydu.
Yerinden kalktı. Kitaplığına ilerleyip bir kitap seçti. Yatağına oturdu, kitabı açtı. Birkaç sayfa okudu, son cümleyi birkaç kere. Anlamadığını fark edince kitabı kapattı. Yalnızdı. Daha önce hiç olmadığı kadar yalnızdı. Daha önce hiç hissetmediği kadar derinden hissetti bunu. Ben yaptım, dedi. "Adım adım yürüdüm yalnızlığa. Kendi yalnızlığımı kelime kelime inşa ettim. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekledim. Ben yaptım."
Şimdi durup düşündüğünde ne çözümü biliyordu, ne de çözüme giden en ufak bir yolu. O gecelerden birindeydi. Asla bitmeyeceğini düşündüğü, yarından hiçbir şey umut etmediği, diğer gecelerden daha karanlık, sessiz ve uzun olduğuna inandığı gecelerden birinde. Derin bir nefes aldı ve birkaç yıldır var olduğu bu dünyada, aslında her şeyle bir şekilde baş edebildiğini hatırladı, herkes gibi. Eşsizdi ama insandı sonuçta. Elindeki kitabı kenara bırakıp kimi zaman en kolay kaçış yolu olan uykuya sığındı.
Comments